Bu ülkenin ekonomik, toplumsal ve demokratik açıdan dünyanın en ileri ülkelerinden biri haline gelmesi çok mu zor? Birbirine güvenen, iyi hazırlık yapmış bir siyasi heyet bu tür bir rüya için kenetlenip yola çıkabilir mi? Yola çıksa inandırıcı olabilir mi?
90 yıllık Cumhuriyet deneyimi, ülkemizde siyasetin büyük fotoğrafı görme yeteneğini köreltmiş olabilir mi? Birlikte çalışma yerine birbirini yok etmeye dayalı bir kamplaşma pratiği, bu ülkenin DNA’sında mı var? Yoksa özellikle siyasi elitler kutuplaşmayı varlık nedeni olarak mı görüyorlar?
Siyaset ülkemizde neden çözüm değil de, sorun kaynağı? Parlamento içi ve parlamento dışı muhalefet, çözüm umudu olmayı becerebilecek mi?
Sol siyaset; sosyal adalet kadar, üretmek ve zenginleşmek ile ilgili kavramlara odaklanarak bu açıdan sağdan daha becerikli olduğunu gösterebilecek mi? Akıl ile duyguları birlikte kullanmaya başlayıp, her iki alanda da düzenli iletişim yaparak, kendisine oy vermeyen kitleleri ikna edebilecek mi?
Sağ siyaset; liderin ve etrafındaki bir avuç insanın akraba ve yandaşlarına rant dağıttığı kapalı bir düzene seyirci olmaktan çıkabilecek mi? İktidara ortak olan ve olmayan İslami siyaset, çocukluk hastalıklarını yenip demokratlaşabilecek mi? Yoksa iktidarını kurmak ve pekiştirmek adına yarattığı toplumsal kamplaşma, faturasını gelecek kuşakların ödeyeceği tehlikeli çatışmalara mı neden olacak?
Sağ ve sol siyasi elitler, bu ülkenin ortak geleceği adına “özgürlüklere dayalı sivil bir anayasa” için gerçek bir uzlaşıyı hayata geçirebilecek mi? Yoksa, insan haklarından çevreye kadar, yurttaşını dinleyen, farklılıklara ve renkliliklere saygı duyan toplumsal siyasal erişkinlik bize çok mu uzak?
Geleceğini bu topraklarda arayan bu ülkenin yurttaşları olarak cinsiyetin, yaşın, etnik kökenin, dilin, dinin ve toplumsal mirasın kimse için ne dışlanma nedeni, ne de ayrıcalık kaynağı olduğu bir devlet düzeninde anlaşabilecek miyiz?
Devletin değil yurttaşın korunduğu bir düzen, bu ülke yurttaşları için uzak bir hayal olmaya devam edecek mi? “Hukukun üstünlüğü”, seçim kampanyalarında kullanılan bir slogan olmaktan öteye gidebilecek mi?
Hayatın pek çok alanından kadınların dışlandığı ve eve mahkum edildiği bu akıldışı gidiş durdurulabilir mi? Her geçen gün birkaç kadının 76 milyonun şahitliğinde dövüldüğü, yaralandığı, katledildiği erkek cinneti hangi araçlarla sona erdirilebilir?
Siyasi, ekonomik ve sosyal açılardan kendini dışlanmış hisseden kesimler ve özellikle ağır fatura ödemiş olan Kürt vatandaşlar, eşitlik ve demokratik katılım yoluyla sistemden mutlu hale gelebilirler mi? Herkesin kazandığı, herkesin geleceğinden umut duyduğu; teminatı hukuk olan bir Türkiye ortaklığı bu topraklar için sadece bir hayal mi?
İleri pazar tüketicilerinin fasoncusu olmak yerine, inovasyon, tasarım ve katma değer ihracatcısı bir ekonomi yaratabilmemizin yolları neler olabilir? Kendi değerlerimizden, kaynaklarımızdan ve insan gücümüzden beslenen ileri ekonomik kümelenmeler geliştirebilir miyiz?
Kentlerimizi, havzalarımızı ve destinasyonlarımızı üstün kılacak; ulusal, bölgesel, global rekabette farklılaştıracak yaratıcı yeni yollar neler olabilir? Ağır ve kirli sanayiler yerine, yaratıcı endüstileri destekleyen bir kalkınma inşa edebilir miyiz?
İnsanımızı mutlu eden, endişelendiren, bölen, birleştiren, korkutan veya umutlandıran alışkanlıklar, trendler neler? Bireylerimizin aklı ile toplumsal aklımız nerelerde beklenmedik davranışlar sergiliyor? Araştırmanın ve istatistik biliminin rehberliğinde ekonomimizi nasıl rekabetçi kılabiliriz?
Kültürünü, sanatını ve her türden yumuşak gücünü [soft power] kullanarak dünyada söz sahibi olabilen bir ülke markası inşa edebilmemiz mümkün mü? Dünün emperyal hatıralarını rehber edinmek yerine, global ve bölgesel istikrarı ve barışı koruyan bir Türk dış politikası, hepimize ne tür kapılar açabilir?
Bir süredir, bu ve benzeri soruları soran bir grup olarak temel amacımız, işe yarar cevaplar bulmak için zihin açıcı ve doğru sorular sormak. Veriye dayalı, uzmanlığa saygı gösteren, eskinin kalıplarıyla değil, yeni bakış açılarıyla, Yeni Akıl’la sormak, sormak ve sormak… Ve bulduklarımızı herkesle paylaşmak!
Aklımıza takılan soruları da, onlara bulabildiğimiz cevapları da, yorumlarımızla birlikte bu bölümde mümkün oldukça sizlerle paylaşmaya çalışacağız. Umarız sorularımıza birlikte kafa yorabiliriz.
Radikal Gazetesi, 11 Haziran 2014