Huffingon Post’un editöryal direktörü Howard Fineman ‘Obama dün sadece seçimi kazanmadı. Onun zaferi, aynı zamanda çok kültürlü, çok ırklı, çok dinli Yeni Amerika’nın da kesin zaferi oldu.’ diye başlıyordu seçim sabahı yayınladığı kişisel blogundaki sözlerine. Cumhuriyetçi Parti yandaşlarının dile getirdiği bölünmüşlük rüzgarlarının aksine, Fineman gibi Demokrat Parti yanlısı yorumcular Amerika için yepyeni bir dönemi işaret ediyorlar.
2008 Kampanyasının yarattığı etki kadar güçlü bir etki yaramamış olsa da, Obama’nın açık farkla kazanmış olmasının anlamı ne? Obama’ya oy veren seçmen kitleleri aslında neye oy vermiş oldular? Bu durum seçmenler için geçici bir yöneliş mi, yoksa daha derinlerde yaşanan bir değişimden söz edilebilir mi?
Obama ve rakibi Romney’e verilen oyların analizi, bu ve buna benzer sorulara cevap bulmamıza yardım ediyor.
Obama koalisyonu
Seçmen verilerini dikkatlice incelediğinizde hemen göze şunlar çarpıyor: Obama’nın seçmeni Romney’nin seçmeninden çok daha genç.
Obama daha çok kadınlardan oy alıyor. Yanlız yaşayanlar veya beraber yaşayanların Obama’yı destekliyor. Eşcinsel evliliğini savunanlardan, hayatında kilise yüzü görmemişlere kadar envayi türden liberaller Obama’ya oy veriyor. Bu arada, ABD’de hayatı boyunca bir kez bile kiliseye gitmemişlerin oranının % 19’u bulduğunu öğreniyoruz. Obama’nın seçmenlerinin sadece % 38’i beyaz. Obama %62 oranında diğer ırklardan oy almış. Latin kökenlilerin % 70’si, Afro-Amerikalıların % 96’sı Obama’yı tercih etti. Asya kökenli seçmenler ile Pasifik kökenliler de benzer tercihler yaptı.
Obama’nın tüm bu azınlık gruplarından oy almasının nedeni, ırkçılık yapması veya etnisiteyi diline dolaması değil. Tam tersine Obama, renklerin, etnik kökenlerin, cinsel tercihlerin mesele yapılmasını şiddetle reddeden, hayat tarzları üzerinden eşitlikçi bir polikanın sözcülüğünü üstleniyor. Beyazları dışlamadan diğer azınlıkları da iktidar sahibi yapan bir koalisyon kuruyor. Ve ayrımı suç kabul eden bir ulusal birlik idealini hedefliyor.
Romney ise beyazlardan oy aldı. Hemde %70 oranında. Evli, kiliseye giden ve zengin seçmenler Romney için sandık başına gittiler. Cumhuriyetçi aday, Latin kökenlilerden, Asya ve Afrika kökenlilerden minimum derecede oy aldı. Bunda Romney’in kısa bir süre öncesine kadar resmi olarak zencilerin üyelik başvurularını bile kabul etmeyen Mormon inancından geliyor olmasının etkisi ne kadardır bilinmez. Ama zaten Romney de tüm kampanyası boyunca siyahi seçmenleri kazanmak için tek bir laf bile etmedi.
Yeni Amerika gerçek mi?
Buraya kadar yazdıklarımız sıradan seçmen verileri gibi gelebilir. Ama Amerikan Nüfus İdaresi’nin verilerinin de benzer bir hikayeyi anlattığını söylersek ne demek istediğimiz daha net anlaşılır.
Amerikan Nüfus İdaresi’ne gore son on yılda Asya kökenli Amerikalıların sayısı % 43.3 artmış. Afrika kökenlilerde artış oranı %12.3 olmuş. Latin kökenli Amerikan vatandaşlarının artış oranı da % 43’ü bulmuş. Buna karşılık beyaz nüfusun sadece % 5.7 artmış.
Bu hızlı değişimin sonucu, daha iki seçim öncesine kadar Kırmızı eyalet olan Nevada, Colarado, New Mexico ve Floridagibi eyaletler Mavi eyalete dönüştüler. İki- üç seçim sonra Teksas’ta da beyaz nüfusun azınlığa düşeceği öngörülüyor.
Ondan sonra, mevcut WASP (Beyaz-Anglo-Sakson-Protestan) değerlerini temel politika kabul eden Cumhuriyetçilerin seçim kazanma şansları kalmayacak. O nedenle Cumhuriyetçiler bu seçimden sonra politikalarını kökten göz geçirmek zorunda kalacaklar. Değiştirmezlerse, bizdeki muhalefet gibi 60 yıl iktidar yüzü göremeyecekler.
İşte ‘Yeni Amerika’ bu demek oluyor. ‘Yeni Amerika’ beyaz, Protestan ve Anglo Sakson nüfusun tek başına iktidarının ebediyyen sona ermesi anlamına geliyor. 2012 seçimleriyle netleşen ‘Yeni Amerika’, statükonun kökten değiştiği anlamına geliyor.
Aşırı sağ hareket Tea Party, Cumhuriyetçileri bile yeterince muhafazakar görmüyor. |
Bu yüzden Çay Partisi yaşayamaz
Bazı Çay Partisi aşırıları ve Cumhuriyetçilerinağırlıklı bölümü durumun hala farkında değil. Onlar bu durumun gelip geçici bir durum olduğunu düşünmeye devam ediyorlar. Öyle olmasını istiyorlar. O kadar ki dün, ‘Bugün kara elbise giydim çünkü benim Amerikam öldü’, ‘Bu seçim tam bir kaos doğurdu’ veya ‘Bu sonuç demokrasinin intiharı’ diyen muhafazakar sözcüler ekranlarda boy gösteriyordu. Görünen o ki, Cumhuriyetçilerbir müddet daha bölünmeden medet umacaklar. Kutuplaştırmayı derinleştirecekler.
Obama ‘Yeni Amerika’yı doğru anladığı için kazandı. Değişimi gördüğü için değişimin sözcüsü oldu, olmaya devam ediyor. O yüzden zafer konuşmasında ‘Kim olduğunuz, ne olduğunuz, neye benzediğiniz, ne tür bir cinsel tercihinizin olduğu önemli değil. Bu ülke sizin. Bu millet o yüzden dünyanın en mükemmel milleti’ diyordu.
(Milliyet için yazdığımız 7 Kasım 2012 tarihli yazımız)