Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyasını hazırlamış bir profesyonele direkt Kılıçdaroğlu’nu sormayı özellikle istemiyorum, ancak bir mesele var ki şu anda en çok konuşulanlardan biri de bu: Erdoğan’ın karşısında Kılıçdaroğlu zayıf kalır mı?
Recep Tayyip Erdoğan muhtemelen 1946 sonrası tarihimizin en güçlü liderlerinden biri. Belki de o tarihten sonra gördüğümüz en güçlü başbakan. Ben Başbakan’ın tüm gücünü çalışkanlığına, samimiyetine ve cesaretine bağlıyorum. Ama onun gücünü “Kızgın Güç” olarak görüyorum. Kemal Kılıçdaroğlu da aynı Başbakan gibi çalışkan ve samimi. En önemli benzer noktaları bu zaten: İkisi de kendi gibi davranan, bu yüzden sevilen siyasetçiler. Fakat Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın tersine tam bir “Sakin Güç”. Dinliyor, empati yapıyor, kararını ve mesajını sükunetle açıklıyor, bilgiye ve belgeye dayalı konuşmayı seviyor.
Peki bu özellikler seçmene hitap ediyor mu sizce?
Türkiye halkı bir Akdeniz ve Ortadoğu halkı. Bu topraklarda, duygular akıldan daha çok iş yapıyor. Siyasette ve liderlikte de öyle. Demokrasi tarihimize baktığımızda da aklı ve bilgisiyle öne çıkan, entelektüel görünümlü “Hacivat” tarzı liderlerin değil, duygularıyla öne çıkan, kendi gibi ve sahici olmayı beceren liderlerin kazandığını görürüz. Menderes İnönü’ye göre, Demirel Ecevit’e göre, Özal Erdal Bey’e göre, Erdoğan Baykal’a göre daha “Karagöz” algılanmayı başardıkları için kazandılar. Hacivat tarzı bir lider olduğu halde Ecevit’in bir dönem kazanmış olmasının nedeni de aslında yine aynıdır. Samimiyeti ve sahiciliğiyle duygulara hitap etmiş olması.
Milliyet, Devrim Sevimay ile Soru-Cevap, 17 Mayıs 2010