12 Haziran Genel Seçimleri için Kadın Adayları Destekleme Derneği-Ka.Der yönetimi bizden yeni bir seçim kampanyası istedi. Dernek yönetiminin briefi çok netti: Mecliste daha fazla kadın talep etmek yerine, eşitlik talep etmek. Madem ülkede kadın-erkek nüfus eşitti, mecliste de eşit temsil olmalıydı!
Ajans olarak bizden beklenen, daha önceki Ka.Der kampanyaları kadar ses getiren yeni bir kampanya hazırlamamızdı. Ama bu kez, “daha sert, daha agresif olabilirdik”; çünkü ortaya çıkmıştı ki, siyaset başka dilden anlamıyordu!
Ka.Der yönetimine 3 fikir sunduk.
Bunlardan ilki şok etkisi yaratacak, yayınlandığı andan itibaren olağanüstü dikkat çekecek, medyada ve toplumda ses getirecek bir kampanyaydı. Agresif, sert ve maskulen bir fikirdi. Ancak, kampanyayı yayınlayacak medya bulmak –muhtemelen- pek mümkün olamayacaktı. Viral olarak yayıldığında dahi, medyanın ve toplumun dikkatini hemen çekecek bir fikirdi.
İkinci fikir, neredeyse ilki kadar etki yaratacak, ve fakat daha az tepki toplayacak, daha pozitif bir fikirdi. Bu fikir de, çok konuşulacak ögelere sahipti. Bu ikinci fikri yayınlayacak medya bulmak pekala mümkündü, ama, bu fikrin bazı uygulamalarının dava konusu edilebilme olasılığı –Bir önceki kampanyada Devlet Bahçeli’nin yaptığı gibi- vardı.
Üçüncü fikir ise risklerden arındırılmış, tümden pozitif bir fikirdi. İlk görünüşü itibariyle bir “insan kaynakları ilanı” fikriydi. Ka.Der gazetelere çeşitli siyasi partiler adına İK ilanı gibi hazırlanmış ilanlar verecekti. Partiler 12 Haziran seçimlerinde kendi listelerinden göstermek için 275’er kadın aday arıyor gibi algılanacaktı. “Meclisin yarısı kadın olsun!” veya “TBMM sıralarında yüzde 50 kadın görmek istiyoruz” demek yerine, “275 KADIN” diyorduk.
Sunumda ilk iki fikir çok dikkat çekti, çok da sarsıcı oldu. Ka.Der yönetiminden sunumu izlemeye gelenler, 3. fikre bakmadılar bile. Bununla birlikte, toplantıda ilk fikrin uygulanamayacağı neredeyse ortaya çıktı. Daha çok ikinci fikir uygulanacakmış gibi bir eğilim belirdi. Buna rağmen, Ka.Der yöneticileri sunumu ve fikirleri alıp, 2 hafta kayboldular.
2 hafta boyunca, kendi içlerinde yönetimleri ve üyeleriyle, “akil insan” kabul ettikleri kurucular ve eski yöneticilerle fikirleri tarttılar. Ve bize kararlarını bildirdiler. İlk iki fikir, hem çok cesaret gerektirdiğinden, hem Ka.Der üyelerinin bir kısmının tepki gösterebileceğinden, hem de ayan beyan maskülen dillerinden dolayı kabul edilmiyordu. Tümden risksiz olan, 3. fikrin kampanyaya dönüştürülmesi isteniyordu.
Biz de, oturduk ve, aslında viral etki yaratsın diye İK ilanları gibi hazırlamış olduğumuz ve ilk ikisinin tamamlayıcısı olacak olan 3. fikri kampanyaya dönüştürdük. Fikir özü aynı kalmak kaydıyla uygulama sürecinde evrim geçirdi: Kampanyanın içine celebrity’leri dahil etmeye karar verdik. İK ilanlarını tümden iptal ettik.
Ve uygulama başladı: Önerdiğimiz celebrity’lerden kabul edilenlerle temasa geçildi. Temas kurulabilen tüm kadınlar, istisnasız olarak kampanyada yer almayı ve sözcü olmayı kabul ettiler.
Filmler, basın ilanları ve outdoor ürünlerinde Ayşe Kulin, Ayşe Özgün, Gülben Ergen, Ümit Boyner, Vuslat Doğan Sabancı, Nihal Bengisu Karaca, Sertap Erener, Nil Karaibrahimgil, Nebahat Alanç ve Çiğdem Aydın’dan oluşan 10 kadın, “Eşit Temsil için”, “Yeni Anayasa İçin”, “Gerçek Demokrasi için” “Engellerin Kalkması İçin” 275 Kadın diyorlardı.
Filmler ve fotoğraflar, bu isimlerin birer saat arayla stüdyoya gelmesiyle çekildi. Nil Karaibrahimgil gitarıyla gelip, kendi bestelediği jingle’ı canlı olarak seslendirdi.
2 Mart tarihinde yapılan basın toplantısıyla kampanya start aldı. Umarım, outdoor, sinema, TV, internet ve basın olmak üzere bu haftadan itibaren daha sık rastlayacağınız bir kampanya olacak.
Sonuçlarını 13 Haziran sabahı birlikte göreceğiz. ☺
Kampanya filmlerini izlemek için aşağıdaki linkleri tıklayınız.